Dante gibi ortasında ömrün…

Hani geçenlerde “-Ben Atilla İlhan değilim, belki de sen bana mecbursundur” demiştik ya… İnsan yaş aldıkça şairlerle ve yazarlarla hemfikir olmamaya başlıyor sanırım! Oysa gençlikte ne kadar hayran kalıyorsunuz kelimelerin anlam yüklü ahengine… Mesela bugün de Cahit Sıtkı ile hemfikir olmadığıma karar verdim! Hani o meşhur 35 yaş şiirinde “Yaş 35! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün” demişti ya… Ben düşündüm, taşındım 70 bana az geldi! Daha doğrusu yolun yarısını 10 yıl önce geçmiş olma fikri hiç işime gelmedi. Zaten bilim adamları insan ömrü uzadı falan diye bas bas bağırırken, 90 uygundur diye düşündüm kendim için. Belki aklım biraz ağır bastığı için, belki de tecrübe denen şeyi yakalamak biraz zaman aldığı için bilemiyorum ama benim delikanlı çağındaki cevher gitmeyin bırakın, daha yeni yeni geliyor!

İşte bu yüzden bugün tam yolun yarısıdır benim için… Hayır, hala işime gelmiyor yolu yarılamış olmak ama daha da uzatıp, işin cılkını da çıkarmamak lazım! Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirinin başında gönderme yaptığı ünlü İtalyan şair Dante’nin genç yaşta ölen platonik aşkı Beatrice için çıktığı yolculuğu “-Ömrün yarısında yola çıktım ve kendimi karanlık bir ormanda buldum” sözleriyle açıklaması dilimize ve kafamıza böyle bir kalıp oturtmuş. Tabii ki bu evrende ne kadar zamanımız var bilmiyoruz.  Yolun yarısında, anda olmaya ve içinde bulunduğu her anın tadını çıkartmaya uyanmış bir adam olarak basit bir saniye hesabı yaptım. Bugün saat 15:00 civarında 45’i deviren bir insan olarak yaklaşık 1.420.061.670saniyedir yaşıyor olacağım. Toplamda bakınca çok çabuk geçmiş gibi görünen bu yaklaşık bir buçuk milyar saniyelik ömür aslında o kadar dolu dolu ki… Bu açıdan bakınca kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. İçinde ben ne istediysem onu hatıra olarak barındıran, benim tecrübelerimle her biri sadece saniye olmakla kalmayıp son derece özel tecrübelere dönüşmüş muhteşem anlar onlar… Ama beni daha da mutlu eden ve bir o kadar da heyecanlandıran durum, eğer gerçekten yolun yarısındaysam yaşayıp göreceğim yaklaşık bir buçuk milyar saniyelik daha zamanım var. Üstelik bu günkü aklımla her birinin maksimumda tadını çıkarmaya çalışacağım ve anda olmanın kıymetini bildiğim bir buçuk milyar saniyem daha olacak!

Ne kadar muhteşem, öyle değil mi?

Hayat bize öğretti ki geleceği çok fazlaca düşünmek, onu kurgulamak ya da mükemmel kılmak için yeterli olmuyor. Geçmişe takılı kalmak da bugüne faydası olan bir yaklaşım değil. Ortası ya da herhangi bir köşesi hiç fark etmez. Hayatın şu anını yaşayabiliyor muyuz, ona bir bakmak lazım! Ben naçizane bu konuda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Ne kadar başarılıyım bilemem ama özellikle son zamanlarda kendi hayatımda anın tadını çıkarıp çıkarmadığıma ya da anın hakkını verip veremediğime eskisinden çok daha fazla özen gösteriyorum.

Hayatımın birinci perdesinde, hayatıma öyle ya da böyle dokunmuş, bir buçuk milyar saniyemin herhangi bir yerlerine şahit olmuş ve katkıda bulunmuş herkese müteşekkirim. Bugün sona erecek antrakttan sonra ikinci perdede bizi çok büyük sürprizler bekliyor! Birçok yeni oyuncyu merakla beklerken, eskilere de ikinci perdenin çok daha muhteşem olacağını müjdeleyebilirim! Hatta söz! Yani en azından ben öyle olmasını umut ediyorum.

Ha, bir de unutmadan… Aslında her şeyin başı sağlık!

Sevgiyle… 

Yorum bırakın